Aytül Yüksel
Cinsiyete Dayalı Ücret Farkı
“Bir kadın olarak benim ülkem yoktur. Bir kadın olarak, ülke de istemiyorum. Bir kadın olarak, bütün dünya benim ülkemdir.”
Virginia Woolf
Cinsiyet eşitsizliğinin ağır baskısı altında doğup, yaşayan ve buna kendi devrimini gerçekleştirerek baş kaldıran Virginia Woolf, kadınların maruz kaldığı ayrımcılığın sınırları aştığını biliyor ve tüm dünyayı ülkesi olarak kabul etme metaforuyla insanlığa mesajını veriyordu.
Woolf’ un yaşamının erken dönemlerinden, yani kadınların kütüphanelere dahi girebilmesinin sorun olduğu dönemlerden bugünlere elbette birçok eşik aşıldı. Ancak mücadele edilecek alan hala çok geniş.
Bugün ki yazımıza konu olan ‘işyerinde cinsiyet eşitliği’ hem sosyolojik hem de ekonomik açıdan toplumun mücadele etmesi gereken alanlardan birisi. Burada özellikle ‘toplum’ kelimesini vurgulamak gerekiyor. Çünkü ilk akla geldiği üzere bu mücadele sadece kadınların değildir. Sivil toplumun, kamunun, siyasilerin ve erkeklerin de mücadelesidir. Kadınların iş hayatında ve toplumda eşit haklara ulaşabilmesiyle birlikte, bundan tüm insanlığın fayda sağlayacağını araştırmalar kanıtlıyor.
İlk olarak ekonomik bir pencereden baktığımızda, Women In Work Index 2021 raporuna göre;
· OECD ülkelerindeki kadın istihdamı oranının İsveç seviyesine yükseltilmesi durumunda Gayri Safi Yurt İçi Hasıla 'ya(GSYİH) sağlayacağı katkı yaklaşık 6 trilyon $,
· Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği farkının kapanması sonucu OECD ülkelerindeki çalışan kadınların gelirlerine yapacağı katkının 2 trilyon $ olacağı tahmin ediliyor.
Bu rakamlar bize şunu söylüyor: kadınların iş hayatına dâhil edilmesi birincil öncelik, bunun yanında kadınların erkeklerle aynı işi yapmasına rağmen daha az kazanmasının, yani iş hayatındaki ücret eşitsizliğinin önüne geçilmesi diğer önceliğimiz.
