Sürdürülebilir Kalkınma denince aklınıza ne geliyor?
Devam eden bir döngü içerisinde temiz, insana ve doğaya saygılı üretim ve bu üretimin arkasını garanti edecek şekilde tüketimini gerçekleştiren, barış, adalet ve refah içinde yaşayan insan toplulukları mı?
Kesinlikle evet!
Çevre ile sosyo-ekonomik gelişme arasındaki ilişkilerin iyi kurgulanması, halihazırdaki insanlarla birlikte gelecekteki insanların ihtiyaçlarının da düşünülmesi sürdürülebilir kalkınmanın temel hedefidir.
Peki günümüzde okyanuslarda oluşmuş dev plastik dağlar, devamlı çoğalan atıklar, iklim krizi, çocuk işçiliği, insani olmayan çalışma şartları, dünya genelinde 800 milyondan fazla insanın günde 1,25 ABD dolarından daha azıyla yaşamaya çalıştığı bir dünyada sürdürülebilir kalkınma biraz ütopik olmuyor mu?
İnsan evladının bugüne kadar başardıkları düşünülünce ütopik kelimesinin anlamını tekrar sorgulamak gerekiyor. Çok değil daha 30 yıl öncesinde bugün hayatımıza giren birçok yeniliğin “ütopik” olduğunu düşünüyorduk değil mi? Benim gibi 40’lı yaşlarında olanlar bilirler “Jetgiller” diye bir çizgi film vardı, ağzımızı beş karış açık bıraktıran uçan arabalarıyla işe gidip geliyorlar, cep telefonlarıyla görüntülü konuşuyorlardı. Cep telefonları yıllardır hayatımızda, bilenler bilir uçan araba ise Slovakya’da 30 Ocak 2021 tarihinde ilk uçuşunu gerçekleştirdi. Elbette şu an uçan araba teknolojisinin gelişmesi için henüz erken ancak insanın yapabileceklerinin sınırları hayal gücünün sınırlarıyla yarışıyor. Teknolojik gelişmelerle, tüm dünya sosyo-ekonomik aktörlerinin davranışlarını ve birçok bileşenden oluşan küresel sistemi karşılaştırmak pek makul görünmeyebilir, öte yandan bireysel eylemlerin orta - uzun vadede kitlesel sonuçlara yol açmayacağını da kimse iddia edemez.
Sürdürülebilir Kalkınma, güzel küçük mavi gezegenimizin gelecek kuşaklar için de yaşanılır halde olması için pekala hayata geçirilebilir.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma amaçları arasında yer alan insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, güvenli iş ve işçi sağlığının işyerindeki herhangi bir nedenden ötürü bozulmamasını hedefliyor. Birleşmiş Milletler’ in Sürdürülebilir Kalkınma amacına yönelik insana yakışır işi destekleyen başka uluslararası yaptırımlar da var. Örneğin, Türkiye’nin de imzaladığı Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 155 No’ lu İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşmesi’ne göre işverenler işle bağlantılı veya işin yürütümü esnasında ortaya çıkan kaza ve yaralanmaları, çalışma ortamında bulunan tehlike nedenlerini mümkün olduğu ölçüde asgariye indirerek önlemekle yükümlü.
Peki işveren bu yükümlülüğünü nasıl yerine getirecek? İşçi ve işveren kuruluşlarına danışarak, uluslararası en iyi uygulamaları takip ederek, meslek odaları, eğitim ve danışmanlık firmalarından destek alarak, iş güvenliğine ilişkin tutarlı bir politika geliştirecek, bu politikanın işyerinde çalışan, işyerini ziyarete gelen, tedarikçiler, müteahhitler dahil tüm paydaşlar tarafından bilinmesini sağlayacak. Firmanın faaliyetinden etkilenmesi olası halkın ve firmanın çevresinde bulunan doğal kaynakların, havanın, suyun, toprağın korunmasını temin edecek.
Etkin bir iş güvenliği ve işçi sağlığı yönetimi için işçi ve işverenin sürekli ve etkin iletişimi sağlanmalı, tüm çalışanların işyerine ilişkin her türlü konuyu ve sorunlarını paylaşmaları teşvik edilmelidir. İşyerinin yani üretim araçlarının, ekipmanın, makine ve teçhizatın işçiye ve yapılan işin yine işyeri ve işçiye uyumlu olması gerekmektedir.
Bu bağlamda, iş güvenliğinin etkin yönetimi için en temel unsurun iletişim olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çalışanın, kendisine verilen görevleri yerine getirirken kendini emniyette hissetmesi, işverenin, çalışanın sağlığı ve emniyetine duyduğu önemin farkında olması, iş güvenliği kültürünün pozitif yönde şekillenmesi ve güvenli bir işyeri oluşturulması için iletişim elzemdir. İş güvenliği politikasının amaçlarının hayata geçirilmesi esnasında iletişim kanalları olarak, akla gelebilecek her yöntem kullanılabilir. Bunlar arasında, öneri kutuları, e-posta ve forum odaları, yüz yüze toplantılar, iş başı konuşmaları, grup görüşmeleri, ilanlar, duyuru ve el broşürleri, etkinlikler ve kampanyalar sayılabilir.
Pozitif iş güvenliği kültürü, firmanın çalışanlarının güvenliği ve sağlığı kadar, ekonomik büyüme ve hasarsız üretim için de gereklidir. Firmanın müşterileri nezdinde itibarı ve kamuoyunun güven oyu da yine etkin bir iş güvenliği yönetimine bağlıdır.
Özetlersek, insana yakışır iş ve ekonomik büyüme olan Sürdürülebilir Kalkınma amaçlarından 8.madde kapsamında iş güvenliği ve işçi sağlığı, insana yakışır, etik, yasal ve finansal yönlerden firmaların varlığının ve geleceğinin olduğu kadar dünyamızın devamının da teminatıdır.