Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için belirlenen hedeflere ulaşmanın yolu; büyük, orta ve küçük işletmeler, kamu kurumları, sivil toplum, üniversiteler ve okullar gibi farklı kurumları içine alan bütüncül yaklaşımlardan geçiyor.
Bu kültürü geliştirirken farklı paydaşların ihtiyaçlarını farklı araçlar ile desteklemek gerekiyor. Her ne kadar ortak paydada birleşseler de, büyük işletmeler ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin öncelikleri farklı oluyor.
Örneğin KOBİ’ler hem küresel hem de ulusal ölçekte çok önemli bir konuma sahipler. İstatistikler ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99,8' ini KOBİ'lerin oluşturduğunu, istihdamın da yüzde 76,7'sini KOBİ'lerin karşıladığını söylüyor. Bu kadar kritik konumdaki KOBİ'lerin sürdürülebilirlik kültüründen ayrı tutulması şüphesiz düşünülemez.
İşletmelerin yüzde 80'i beşinci yılına, yüzde 96'si onuncu yılına ulaşamıyor. Yaşam ömürlerinin kısa oluşunun arka planında elbette çok farklı nedenlere odaklanılabilir. Finansal durumlar, sistemsel olmayan yaklaşımlar, istihdamdaki nitelik sorunu, müşterilerin uzun vadeye yayılan ödeme koşulları, kamu politikaları, rekabet gücü, toplu alım gücünün düşük olması, stok kapasitesinin düşüklüğü, afet ve kazalara karşı hazırlıksız oluşu, çevresel yatırım ve işletme maliyeti gibi onlarca nedenden bahsedilebilir. Bütüncül bir yaklaşımla baktığımızda aslında akla gelen bu nedenlerin çatı konu olarak "sürdürülebilirliği" tarif ettiğini görüyoruz.
KOBİ'lere göre çevresel, sosyal ve finansal kaynağı geniş olan ve yönetişim kabiliyeti gelişmiş olan kurumlar, uluslararası gelişmeleri daha yakından takip ediyor ve uzun vadeli stratejiler ile rekabet gücünü koruyabiliyor.
Örneğin, yeşil mutabakatla gelen sektörel vergilere karşı kurumsal işletmeler adımlarını çoktan atmış durumdalar. KOBİ'lerin büyük çoğunluğu ise kısıtlı insan ve finans kaynağı nedeniyle daha çok bekleme halindeler. Yasal veya cezai bir yaptırım olmadan adım atmayı tercih etmiyorlar. Bulundukları konjonktürde böyle davranmaları da çok normal. Onları ikna edecek argümanlara ihtiyaçları var.
Örneğin sürdürülebilirliğin finansal büyümeyle olan ilişkisine dair yakın dönemde yapılmış bir araştırma* var. İsveç’te borsada işlem gören 116 şirketin sürdürülebilirlik uygulamalarına ve finansal performanslarına odaklanılıyor. Yüzde 10’luk büyümenin gerçekleştiği şirketlerde sürdürülebilirlik uygulamaları daha düşük iken, yüzden 30’larda büyüme gösteren şirketlerin yüksek sürdürülebilirlik performansı sergilediği görülmekte. Bunun gibi birçok çalışmaya ulaşmak ve pozitif ilişkiyi göstermek mümkün.
Küçük ve ortak ölçekli işletme olmanın birçok dezavantajı olsa da,hızlı aksiyon alma avantajından mutlaka faydalanmak lazım. Daha çabuk karar alma ve adaptasyon onların en önemli artıları olabilir. İşte bu avantajları iyi kullananlar rekabet düzleminde öne çıkıyor.
Sürdürülebilirliğin kriterleri her ne kadar çevresel, sosyal ve ekonomik olarak ayrılmış olsa da birbirleriyle etkileşimi çok yoğun. Bu yüzden resim, küçük işletmelere çok karışık gelebiliyor. Nasıl rapor hazırlayacağım? Önceliklerim ne olacak? Stratejiyi nasıl kurgulayacağım? Sosyal bilanço nasıl hazırlanır? Gibi çok çeşitli sorular önlerine geliyor.
Biz de KOBİ’lerin öneminin ve önceliklerinin farkında olarak, Tohum KOBİ projesini hazırlarken kendimizi işletmelerin yerine koyduk. Müşteri talepleri, küresel gelişmeler, sektörel değişimler, yasal durumlar gibi yüksek beklentiler içerisinde işleri nasıl kolaylaştırabiliriz diye düşündük. Sürdürülebilirlik adımlarına bakıldığında bir strateji geliştirmenin en temel yapı taşı olduğu malum. Onlarca makalede, pazar araştırmasında KOBİ’lerin şuan oldukça hazırlıksız olduklarını gözlemledik. O yüzden en temelden başlamanın, yolculuğun ilk durağına kadar birlikte gitmenin iyi bir fikir olduğuna karar verdik.
Tohum KOBİ projemizle, sürdürülebilirliğin ilk tohumlarını attığımız; sürdürülebilirlik stratejisini geliştirme aşamasında, eğitim, danışmanlık ve iletişim altyapısı ile hizmet vereceğimiz, stratejik ortaklarımız ile Yeşil Mutabakat, Enerji Verimliliği gibi konularda çözüm üreteceğimiz bir model hazırladık.
Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşılmasında KOBİ’lerin oldukça önemli bir payı olduğunu düşünüyoruz. Bu yolculukta yanlarında olduğumuzu paylaşmak isteriz.